TarihSayfası tarihsayfasi.com



Tabakalara Ayırmanın Önemi Ve İlk Taksimler

İlk asırlarda ortaya konan orijinal hadîs kitapları, sıhhat durumları itibâriyle, çok farklı değerler taşırlar. Bunlardan hangileri itimâda şâyandır, hangileri değildir, bilinmesi mühim bir husustur. İslâm âlimleri tâ bidâyetten beri bu ayırımı yapmaya ehemmiyet vermişlerdir. Nitekim, Kütüb-i Hamse, Kütüb-i Sitte, Sünen-i Erba´a, Sahîheyn gibi ayrım ve tefrîkler bu maksada yöneliktir. Sözgelimi, Kütüb-i Sitte deyince en ziyade itimâda şâyan veya sahîh hadîsleri ihtiva eden kitaplar grubunu anlarız. Sahiheyn deyince bu altılı takımın en sıhhatlî ikisini anlarız.[249]

Suyûti´nin Taksimi:

Ne var ki, yazılan yüzlerce ve hattâ binlerce hadîs kitabı içerisinden sadece Kütüb-i Sitte hakkındaki bu kısa malumât, bu mevzuda bir mü´minin bilmesi gereken bilgi için yeterli değildir. Bu maksadla, Suyûti, Cem´u´l-Cevâmi´nin mukaddimesinde sahîh addedilip güvenilebilecek kitaplar hakkında biraz daha geniş bilgi verir. Buna göre, hadîs kitaplarının şöyle tabakalandığını görürüz:

I- Rivâyetleri sahîh olanlar, bunlar on kitaptır:

1- Buhârî, 2- Müslim, 3- Sahîhu İbni Hibbân, 4- el-Müstedrek (Hâkim´inki olup içerisinde zayıf olan mahdut miktarda hadîs vardır), 5- el-Muhtâre (ez-Ziyâu´l-Makdisî´nin eseri), 6- Muvatta, (İmam Mâlik´in eseri), 7- Sahîhu İbni Huzeyme, 8- Sahîhu Ebi Avâne, 9- Sahîhu İbni´s-Seken, 10- el-Müntekâ (İbnu´l-Cârûd´un eseri). Ve (bunlarla ilgili) müstahrecler. Suyutî ilâveten, Cem´u´l-Cevâmî´de herhangi bir hadîsi bunlara nisbet ettiği zaman o hadîsin sahîh sayılması gerekeceğini, sadece el-Müstedrek´te bazı hadîslerin zayıf olduğunu, onları kaydettikçe za´fını belirttiğini kaydeder.

II- Sahîh, Hasen ve Zayıf Hadisleri Beraberce İhtiva Eden Kitaplar. Bunlar şunlardır:

1- Ebu Dâvud, 2- İbnu Mace, 3- Ebu Dâvut et-Tayâlisî´nin Müsned´i 4- Ahmed İbnu Hanbel´in Müsned´i, 5- Ahmed İbnu Hanbel´in oğlu Abdullah´ın Müsned´e Ziyâdâtı, 6- Abdurrezzâk es-San´ânî´nin Musannaf´ı, 7- Sâd İbnu Mansûr´un Sünen´i 8- Ebu Nuaym´ın Hilyetu´l-Evliya´sı, 9- Ebu Bekr İbnu Ebî Şeybe´nin Müsned´i, 10- Ebu Ya´la el-Mevsilî´nin Müsned´i, 11- Taberânî´nin el-Mu´cem´ul Kebir´i ve Mu´cemu´l-Evsat´ı, 12- Ed-Dârakutnî´nin es-Sünen-i, el-Efrâd vs... si, 13- Beyhakî´nin es-Sünen u´l-Kebîr, Şu´abu´l-İmân, el-Ma´rife, el-Ba´s, Delâilu´n-Nübüvve, el-Esmâ ve´s-Sifât´ ı.

Suyûti bu kitaplarda sahîh hasen ve zayıfın beraberce bulunduğuna dikkat çektikten sonra Cem´ul-Cevami´de zayıfları çoğunluk itibâriyle belirttiğini de kaydeder. Bu meyanda Ahmed İbnu Hanbel´in Müsned´i hakkında şu açıklamayı yapar: "Ahmed İbnu Hanbel´in Müsned´inde her ne varsa hepsi makbûl´dür. Zira ondaki zayıf hasen´e yakındır."

III- Rivâyetleri Zayıf Olan Kitaplar:

1- Ukeylî´nin ed-Du´afâ´daki rivayetleri 2- İbnu Adiy´in el-Kâmil´ndeki rivayetleri, 3- el-Hatîbu´l-Bağdâdî´nin, Tarîh, el-Câmi, el-Bücelâ... gibi kitaplarındaki riâyetleri, 4- İbnu Asâkir´in Tarîhu´d-Dımeşk´indeki rivayetler 5- Hakîmu´t-Tirmizî´nin Nevâdiru´l-Usûl´ündeki hadîsler 6- El-Hâkim´in Târih´indeki hadîsler, 7- İbnu´l-Cârud´un Târih´indeki hadîsler, 8- Deylemî´nin Müsnedu´l-Firdevs´indeki hadîsler.

Suyûti, bir hadîsi bu kitaplara nisbet ettikten sonra, hadîsin zayıf olduğunu, ayrıca belirtmeye hâcet kalmadığını söyler.

Dikkat 1: Suyûti, bu açıklamayı yaptıktan sonra Cem´u´l-Cevâmi´yi tertibte baş vurduğu -tamamı seksene yaklaşan- diğer kitaplar hakkında bilgi sunmaz. Ancak, az sonra kaydedeceğimiz Dehlevî´nin taksimâtından da bilistifade şu söylenebilir: Geriye kalan kitapları, yukarıda kaydettiğimiz ilk iki tabakaya koymamız mümkün değildir. Bunlar ya bu üçüncü tabakada mütâlaa edilerek hepsinin hâkim vasıflarının "zayıf" olduğu kabul edilir veya burada zikredilenlere nazaran daha da zayıf dördüncü bir mertebe teşkîl ettikleri kabul edilir. Ancak bunların genel vasfı vaz"dır, "butlân"dır demek mümkün değildir, bu Suyûti´yi kendi adımıza konuşturmak olur.

Dikkat 2: Kütüb-i Sitte´den Tirmizî ve Nesâî´nin yukarıdaki tâdadda zikredilmemeleri dikkat çekicidir. Bu bir zühûl mü, yoksa kasıt mı bilemiyoruz, ama bu açıklamada bir eksikliktir. Şurası muhakkak ki bu iki süneni üçüncü tabakada mütalaa etmek mümkün değildir. Her ikisini de birinci tabakada mütâlaa edemesek bile Nesâî´yi birinci, Tirmizî´yi de ikinci tabakada mütalaa etmemiz mümkündür. Her ikisini üçüncü tabakaya dâhil etmek hiç muvafık olmaz. Suyûti´nin burada tam bir tesebbüt ve dikkatle hareket etmediğini gösteren bir diğer emâre, bir kısım âlimlerce de sıhhat durumu takdîr edilen İbnu Huzeyme´nin Sahîh´inden hiç söz etmemesidir.[250]

Dehlevî´ye Göre Hadîs Müellefâtı´nın Tabakâtı:

Hindistan´ın yetiştirdiği hadîs âlimlerinden Ahmed İbnu Abdirrahîm İbni Vecîhi´d-Dîn ed-Dehlevî (ki Şâh Veliyullah diye şöhret bulmuştur ve 1114/1704-1176/1762 yılları arasında yaşamıştır), hadîs sâhasında yazılmış rivâyet kitaplarını sıhhat durumlarına göre bir derecelemeye tâbi tutar. Kendinden sonra gelen âlimlerce umumiyetle benimsenen bu derecelemeyi bilmede fayda var. Ona göre bütün te´lîfat beş tabakaya ayrılır:

Birinci Tabaka: Bütün muhtevası kesinlikle sahîh olan kitaplar tabakası. Burada üç kitap vardır: Buhârî ve Müslim´in sahîhleri ile İmâm Mâlik´in Muvatta´sı. Muhaddisler, bu kitaplarda yer alan hadîslerin sıhhatinde ittifak ederler[251].

İkinci Tabaka: Bunlar, sıhhatte Sahîheyn ve Muvatta´nın derecesine ulaşamazlar, fakat onları tâkip ederler. Bunların müellifleri güven, adâlet, hıfz ve hadîs ilimlerinde tebahhur´la (derin ilim) tanınmış kimselerdir. Bunlar, nazarlarında, bir hadîsin sahîh olması için koydukları şartlardan taviz vermemişlerdir. Bunların eserlerini, kendilerinden sonra gelen alimler itiraz etmeden kabul ettiler. Muhaddisler ve fakîhler, her asırda bunlara itina ve alâka gösterdi. Böylece ümmet arasında meşhur olan bu eserlerin garib kelimeleri şerhedildi, râvileri birer birer incelendi, rivâyetlerinde mevcut olan ahkâm ortaya çıkarıldı. İslâmi ilimler bu kitapların, hadîsleri üzerinde kuruldu.

Bu tabakaya şu kitaplar girer: Sünenu Ebî Dâvud, Câmi´u´t-Tirmizî, Müctebâ´n-Nesâî, Müsnedu Ahmed İbni Hanbel [252].

Üçüncü Tabaka: Bu tabakaya, Buhârî ve Müslim´den önce, sonra veya zamanlarında câmi, müsned ve musannaf adları verilerek telif edilen hadîs kitapları girer. Bu telifler sıhhatçe farklı her çeşit rivâyeti cemetmişlerdir: "Sahîh, hasen, zayıf, ma´nît, garîb, şâz, münker, hata, sevâb, sâbit, maklûb beraberce onlarda yer alır. Bu rivâyetler ulema nezdinde "hiç bilinmez" denmese de (önceki tabakada yer alan rivayetler gibi) yeterli derecede şöhrete ermemişlerdir. Bunların münferîd rivâyetlerine fukaha hiç eğilmemiştir. Muhaddisler, bu rivayetlerin hangisi sahîhtir, hangisi zayıftır, ciddî bir incelemeye tabi tutmamıştır. Keza dilciler, onlardaki garîb kelimeleri şerhe yeltenmemiş, fakîhler selefin mezhebini onlarda aramamış, hadîsçiler, müşkillerini çözmeyi düşünmemiş, tarihçiler de bu kitaplardaki rivâyetlerin râvilerini araştırmamıştır. Bunu söylerken araştırmayı ileri götüren (müteammik) müteahhir ulemayı kastedmiyorum, sözüm ehl-i hadîsin mütekaddim imamlarıyla ilgilidir. Şu halde bu üçüncü tabakada yer alanlar, onların tetkîk nazarlarının dışında kalmışlardır. Ebu Ali, Abd İbnu Humeyd ve et-Tayâlisî´nin müsned´leri, Abdurrezzâk ve Ebu Bekr İbnu Ebî Şeybe´nin musannaf´ları, el-Beyhakî, et-Tahâvî ve et-Taberânî´nin bütün kitapları bu gruba girer.

Bu müelliflerin, eserlerini te´lifteki asıl gayeleri, buldukları rivâyetleri cem etmekti, onları telhîs, tezhîb ve amel yönünü araştırmak değildi.

Dördüncü Tabaka: Bunlar, uzun asırlar sonra, ilk iki tabakada bulunmayan rivâyetleri cemetmek maksadıyla ortaya konmuş kitaplardır. Asıl mühim olanı bu rivâyetlerin muhtevasıdır:

a) Bu rivâyetler, bâzan gözden kaçıp sağda solda gizli kalmış mecmu´a ve müsnedlerde yer alıyordu. Dördüncü tabaka müellifleri onları ortaya çıkarıp neşrettiler.

b) Bâzen da, muhaddislerin itibar edip rivâyetlerini yazmadıkları kimselerin dillerinde idi; konuşurken fazlaca mübalağaya kaçan vâizler, ehlü´l-ehvâ ve hali, rivâyeti alınamayacak kadar zayıf olan kimseler gibi.

c) Söz konusu rivâyetlerin bir kısmını sahâbe ve Tâbiîn´in âsârı, Beni İsrâil´le ilgili ahbâr veya hükemânın kelamı teşkil ediyordu. Râviler bunları, bilerek veya bilmeyerek Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm)´ın sözleriyle karıştırmış idi.

d) Bu rivâyetlerin, Kur´ân-ı Kerîm´in âyetlerinde ve sahîh hadîste muhtemel olan mânalar olup rivâyet ilminin inceliklerini bilmeyen sâlih kimseler tarafından hadîs-i bilmânâ şeklinde rivâyet edilmişler ve bu rivâyetler de Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm)´a nisbet edilmişlerdi.

e) Bazan da Kur´ân ve hadîsin işârî mânâlarından çıkarılmış mefhûm mânaların amden müstakil müsned bir hale konmuş şeklidir.

f) Bazan muhtelif hadîslerde dağınık cümleler halinde yer alan ifadeler bir araya getirilip tek bir tertibe sahip tek bir hadîs haline konmuştur.

Bu çeşit rivâyetler şu kitapların muhtevâsında yer alır: İbnu Hibbân´ın Kitâbu´d-Duafâ´sı, İbnu Adîyy´in el-Kâmil´i, Hatîbu´l-Bağdâdî, Ebu Nu´aym el-İsfehânî, el-Cûzekânî, İbnu Asâkir, İbnu´n-Neccâr ve ed-Deylemî´nin bütün kitapları. Müsnedu´l-Havârizmî de bu tabakadan olayazdı.Bu tabakanın en iyisi zayıf ve muhtemel derecesindedir, en kötüsü de mevzu veya şiddetli münkerlik taşıyan maklûbtur.

Bu tabaka, İbnu´l-Cevzî´nin Kitâbu´l-Mevzuât´ının hammaddesini teşkîl eder.

Beşinci Tabaka: Bu gruba giren rivâyetler de muhtelif kısımlara ayrılır:

a) Bir kısmı fakîhler, sufiler, tarihçiler vs. nezdinde meşhur olup, dillerinde dolaşan rivâyetlerdir, kaydedilen dört tabakada her hangi bir asılları yoktur.

b) Bir kısmını da dininde laübali, bilgili kimseler uydurmuştur. Cerhi mümkün olmayan kuvvetli bir senetle, Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm)´dan sudûru akla uzak gözükmeyen bir söz getirir ve böylece İslâm Dini´ne büyük bir musibetin gelmesine sebep olur. Buna karşı harekete geçen mütehassıs hadîsçiler, başka rivayetler getirerek bunlardaki örtüyü kaldırıp, körlüğü giderirler.[253]

Netice Olarak:

Birinci ve ikinci tabakaya muhaddisler itimad etmişlerdir. Onların amel ettikleri hadîsler, bu tabakaya giren kitaplardaki rivâyetlerdir.

Üçüncü tabakanın rivâyetleri ile amel etme veya onları değerlendirme işi hadîslerin illetlerini iyi bilen, râvilerin isimlerini yakinen tanıyan ihtisâs ehline aittir. Bu kitaplardan mütâbaât ve şevâhid olarak faydalanılabilir, o kadar. "Allah her şey için bir ölçü tayin etmiştir" (Talak, 3).

Dördüncü tabakayı cemetmek, ondan istinbatta bulunmak, müteahhir ulemanın bir derinleşme (taammuk) yoludur. Gerçek şu ki, ehl-i bid´a denen Mutezile ve Râfıza gibi çeşitli sapık mezheplere mensup olanlar, bu tabakaya giren kitaplardan, en küçük bir itinaya bile yer vermeden, mezheplerini destekleyen rivâyetler derleyebilmektedirler. Ancak bu kitaplardan hususî görüşlere yardım ve destek sağlamak hadîsle delil getirmeyi esas alan ulemâ nezdinde sahîh ve makbul değildir".[254]

Yeni yorum gönder

Bu alanın içeriği gizlenecek, genel görünümde yer almayacaktır.
  • Web sayfası ve e-posta adresleri otomatik olarak bağlantıya çevrilir.
  • İzin verilen HTML etiketleri: <a> <em> <strong> <cite> <code> <ul> <ol> <li> <dl> <dt> <dd> <img> <b> <center>
  • Satır ve paragraflar otomatik olarak bölünürler.

Biçimlendirme seçenekleri hakkında daha fazla bilgi

Son yorumlar