Kırım'ın Derdi

Kırım'ın Derdi

Günümüzde yaşamakta olan insanlar; (2000'ler) görmektelerki, dünyada devletler arasında ara sıra kaşındığında bü­yük ihtilatlara sebeb verebilecek meseleler vardır.

Arab âleminde İsrâil-Füistin meselesi (bizde Filistin taraf­tarıyız. M. H), ülkemiz Türkiye ile Yunanistan arasında başta Kıbrıs meselesi, olmak üzere, kıta sahanlığı, Batı Trakya Türkleri, hava koridoru, adalarla ilgili ihtilaflar, Hindistan-Pakistan arasında Keşmir meselesi zikredilebilir. İşte Kırım me­selesi o zamanlar Osmanlı-Rusyay'la ilgili soğukluğun, kanlı savaşların bir önemli sâikini teşkil ettiğini, 1. Abdülhamid dönemini tetkik ederken daha fazlaca hissedebiliyoruz.

Bunun sebeblerinden birisi, Deli Petro vasiyetini uygulama tatbikatına girişmiş olan Katerİna'nın azmi idi. Bizim artık çapdan düşmeye başlamış olduğumuz devire rastgelen Kı­rım, kendi içindeki, kararsızlık, münaferat, tercih çokluğu, din-i ve milli düşman Rusların, sahte bağımsızlık vaadlerine islâmi ölçüleri kullanmak suretiyle teşhis koymamaları sık­ça, Osmanlı-Rus çatışmasına zemin ve sebeb hazırladılar.

Yukarıda bahsettiğimiz islâmi ölçüden kasıt şudur. Kim büyük parçayı bırakıp, egemenlik arzusuna kapılırsa bölücü olmanın istikametine girmiş demektir. İslâm dini bölünmeyi değil, birleşmeyi emretmektedir. Günümüzde Türkiye devle­ti, târihinin yüklediği misyonla, dünya müslümanlarını devlet tecrübesi şanlı mazisi ile toparlayabilecek güce sahip yegâne odak olarak görünmektedir. Bundan ayrılmayı düşünen kim varsa sadece kendilerine değil, islâm dinine de kötülük yap­maktadırlar. Bir istidrad olarak sayfamıza aldığımız şahsi an­layışımızın, dünya tarihi içinde hiçbir milletin bizim sahip ol­duğumuz parlak ve de berrak maziye sahip olmadığının idrakinden gelmiş olduğunu söylerken hiç de mütereddid deği­lim.

Şimdi de, Rusya-Osmanlı-Kırım üçlüsünün aşağıya alacağımız safhasına gelelim. Kırım meselesi Osmanlı devleti ile Rusya arasında yine soğukluğa gebe hâle geldi. Şâhingiray; Rusya ve alafranga denen anlayışa meclubiyeti dolayısıyla işret, zevküsefa ençok yapdığı işlerdendi. Askerlik yaşını ik­mâl etmemiş gençleri askere almaya zorlar, rıza gösterme­yenleri hemen idam ettirirdi. Ahali üzerinde kendini hissetti­ren ağır vergiler, kazançlarının çokçok üzerinde olduğundan ezilmekden de kötü bir haldeydiler. Şer'i şerife mugayir hare­ketler, Kırım'da bulunan bütün evkaf malını geçersiz kılmak anlayışı hüküm sürmeğe başlamıştı. Bütün bunlara ilâveten Rusya imparatoriçesi Katerina'ya gönderdiği bir yazıda ken­disine rütbe tevcih edilmesi talebinde bulunması, bu talebe uygun olarak da, miralaylık rütbesinin verilmesi, Şâhingi-ray'ın bunu iftiharla kullanması, esasen onurlarına çok düş­kün olan Tatarları çokça üzmüştü. Artık; Şâhingiray bir Tatar topluluk hân'ı değil, kısm-ı âzami kendisinden nefret eden Tatarların başında, her an yuvarlanıp yıkılmaya hazır bir ka­vuk gibi durmaktaydı.

İşte istenen olmuş, ahali birleşmiş, Şahingiray'ın kardeşle­ri, Bahadır Giray'ı hân ve Arslan Giray'ı Kalgay ilân etmişti­ler. İstanbul'a gönderilen bir heyet, Bahadır Giraya menşur istemekle görevlendirildi. Beri yandan Rus general Roman-zof, Şahingiray'ın yeniden tahtına geçebilmesi için bir kaç tane gemiye bir miktar Şâhingiray taraftan bindirildi ve Kırım sahillerindeki limanlara çıkarılarak, Şahingiray lehinde teza­hürat yaptırma yoluna gittiler. Fakat; bu propogandalar bir iş göremedi.

Babıâli; Ruslar ile yapılmış bulunan Kaynarca antlaşması gereğince, Kırım'a hân nasbi, azli veya tâyini gibi hususlarda selahiyetleri olmadığının idraki içinde, Rusya ile aranın bo­zulması taraftarı da değildi. Bir tarafta Kırımlıların İsrarı, öte yandan Rusya ile kavga çıkmasını istemeyen Babıâli'yi iki ateş arasına itmişti. Reis'üi Küttap efendi, Rusya elçisiyle bu konuyu görüşmeye çalışırken, elçiden aldığı cevap, bunları konuşmaya mezun olmadığını söylemek oluyordu. Tavsiyesi ise; direk olarak talebi Petersburga götürmek gelecek ceva­ba göre müzakerelere oturulup bir şekli yakalamak lâzımdır şeklindeydi. Reis efendi bu tavsiyenin gereği olarak impara-toriçenin, hariciye nezâretine mufassal bir yazıyı gönderdi. Oradan gelecek cevaba kadar, Kırım'dan gelmiş bulunan he­yete İstanbul'da oturup beklemeleri için kalacakları yeri gös­terdiler.

Rusya imparatoriçesi, Osmanlı hakkındaki gizli ve haris isteklerini yerine getirecek düşünceye bağlı kalmakla birlik­te, sırdaşı olan general Potemkin, bu düşünceleri kuvveden fiile çıkarabilmek için evvelâ Kırım'ın istilâsının gerektiğini, bunu yapabilmenin de ilk önce, Avusturya imparatoru Jo-zef'in tasvibini alma şartı bulunduğunu buna bağlı olarak da, ilk önce onunla bir antlaşma yapmak lâzım geldiğini ifade eylemişti. Potemkin'in tavsiyesi ile Katerina'nın tasavvuru birleştiğinden, Hemen bir istişare meclisi topladılar. Bu top­lantıda Rusya başvekili Panin, bu hususda Prusya devleti ile ittifak lüzumu siyasi tercihimin basında gelir mütalaasında bulundu.

Prusyayla, Avusturya biVbirlerine hasım olduklarından, Prusya ile yapılacak ittifak, otomatikman Avusturya'nın dostluğunu kaybetmek demek olacağından ve böyle olması da Katerina'nın tasavvuruna aykırı olduğundan başvekil Pa-nin'in teklif yerine geçen mütalaası, imparatoriçe tarafından net bir şekilde red olundu. Böylece general Potemkin'in söy­lediği yolu tercih etmiş oldu Çariçe. Lehistan'da Mohili isimli yere gitti. Avusturya imparatoru Jozef'i de yanına davet etti. Buluştular. Katerina; buluşmada Osmanlı devleti hakkındaki tasavvuratını birbir Jozef e anlattı. Osmanlı devleti toprakla­rını birbir'eri arasında bölüşmek, bir takım yerleri de Yunan ahaliye verir görünerek onları anarşiye imâle etmeyi kurdu­lar. Bütün mevzularda ittifak edip, gizli bir antlaşma imzala­mayı gerçekleştirdiler.

1195/1781 Artık yapacakları iş, Kırım istilasını gerçekleş­tirmek ve bunu temin içinde, lâzım gelen şartları oluşturma­ya başladılar. Kırım hân'ı Şâhingiray meydana gelen karşık-lıklar yüzünden Potemkin'den yardım talebinde bulundu. Du­rum bu vaziyete gelince Şâhingiray, ahalinin istediklerinin aksine bir teskin etme yoluna sevk olunuyordu. Onu bu yola sevkeden Rus gizli servisleri aynı zamanda ahaliyi de, bir an olsun tahrikden geri durmuyor, tâbir caiz ise bir yahudi düzenbaz gibi "hem sandalı sallıyor hern de fırtına var" diye bağırmaktaydı. Potemkin ise yardım talebini olumlu karşila-yıp, Kırım'a gelmiş Şâhingiray'ı daha da yakından kontrol al­tına almış oluyordu. Şâhingiray Kırım'da bulunan kardeşi Bahadır Giray'ı hapse tıkarak tesirsiz hâle getirmişti.

Ruslar ise; hudud boylarında ki asker sayısını çoğaltmağa, cephane ve mühimmat eksikliğini gidermeğe uğraşıyordu. Bütün bunlara ilâveten Şâhingiray Özi kalesinin Kırım hu-dudlarına dâhil olması gerektiği hususunda ikna edilmiş böy­lece hân, asırlardır akla bile gelmeyen bu dolduruşun arka­sında yatan hâin plânı tesbit edemiyor, saf saf Özi'yi devlet-i âliye'den isteme hamakatini de işledi. Bu arada Rusya ile Avusturya arasındaki gizli antlaşmayı haber almış bulunan devlet-i âliye hudud boylarını kuvvetlendirme, yapıları sağlamlaştırma seferberliğine girişdi. Macaristan, Erdel içlerin­de, arasıra bir takım askeriye ile alakalı tatbikatlarla gövde gösterisi yapmayı elzem buldular. Hassasiyetleri münasebetiyle gerek Eflâk'da, gerekse Anadolu'da birer seraskerlik ih­das olundu.

Bütün bunlar Rusların rahatça hareketini engelleyemedi dersek doğruyu söylemiş oluruz.
Top