Cennet ve Ebediyyet

Cennet ve Ebediyyet

Geriye dönen ve kendi halkına karşı yardım isteyen bir diğer muhacir de Ömer´in kayınbiraderi Osman bin Usaz´un´du. Çünkü Osman, kuzenleri Ümeyye ve Ubey´in kendisini cezalandıracaklarım biliyordu. Bu kez Manzum kabilesi, başka bir kabilenin adamını koruması altına alı­yordu: Velİd, Osman´ı koruması altına aldı: fakat. Osman kendisi güvenlik içinde gezerken, diğer müslümanlann ezi­yet çektiğini görünce, Velid´den kendi üzerindeki koruma. anı kaldırmasını İstedi Yaslı adam: «Ey kardeşimin oğ­la, N*"´n" adamlarım sana bir zarar mı verdi?» diye sor­du. Osman (r.): «Hayır, fakat ben Allah´ın koruması al­tına girmek ve O´ndan sığınmamak İstiyorum». dadt Velidle beraber Mesdd´e gitti ve herkesin Önünde onun koruması altında olmadığını açıkladı.

Birkaç gün sonra büyük sair Labld, Kureyşlilere şiir okuyordu, Osman da onu dinleyen büyük kalabalığın ara­sındaydı. Genelde tüm Araplarda varolan şiir okuma yete­neği, Ebu Talib, Hubeyre ve Haris´İn oğlu Ebu Süfyan gibi bazı kişilerde daha fazla göze çarpıyordu. Fakat bunların da ötesinde büyük şair diye anılan birkaç şair vardı, Labid de bunlardan biriydi. Belki de yaşayan en büyüjc Arap şairi sayılabilirdi ve Kureyşliler onu aralarında görmek­ten şeref duyuyorlardı. Okuduğu şiirlerden biri şöyle baş­lıyordu:

«İşte, Allah´tan başka hersey boştur-. «Doğru söyledin» dedi Osman. Labid devam etti:

Ve tüm zevkler yok olacak».

«Yalan söylüyorsun» diye bağırdı Osman. «Cennet zevkleri hiçbir zaman sona ermeyecek». Labid sözünün ke­silmesine a[1]şkın değildi; Kureyş İse, sair misafirleri oldu­ğu için sadece şaşırmakla kalmamışlar, utanmışlardı da. «Ey KureyşlÜer.» dedi şair, «sizin yanınızda dost olarak oturan kimseye kötü davranümazdı. Ne zamandan beri böyle davranmaya başladınız?» Topluluktan biri kalktı, tüm kabile adına özür diledi ve: «Bu adam bir budaladır, bir grup budala bizim dinimizi terketti. Onun söylediğiyle ilhamın yokolmasm» dedi. Konuşan adam geldi ve Os­man´a bir yumruk attı, vurduğu yer morardı. Yalanında oturan Velid, ona kendi koruması altında kalsa îdi gözü­nün morarmayacagını hatırlattı. «Hayır» dedi Osman, «bi­lakis benim sağlam gözüm, diğeri gibi olabilmek için Al­lah´a yalvarıyor. Ben, senden daha güçlü ve kudretli olan Allah´ın koruması altındayım-. Velid: «Ey kardeşimin oğ­lu, gel ve benimle yaptığın anlaşmayı yenile» dedi. Fakat Osman kabul etmedi.

Peygamber şairin dinlendiği topluluk içinde değildi, fa­kat Labid´in şiirini ve orada neler olduğunu duymuştu. Bu konuda kayıtlara geçen tek şey şudur: «Şairin konuştuğu tek doğru şey «İşte Allah´tan başka her şey boştur» sözü­dür1. Peygamber (s.a.v.) Labid´i bunu takip eden mısra­ları için suçlamadı. Şair «Bütün dünyevi zevkler yok ola­cak» demek İstemiş olabilir-, diğer taraftan Cennet ve zevk­leri hiç bir zaman sona ermeyecektir. Bu olayın meydana geldiği sıralarda şu âyet nazil oldu: «Onun yüzünden (za­tından) başka her şey helak olucudur» (Kasas: 88). Da­ha önce inen bir âyette de şunlar söyleniyordu: «Celal ve ikram sahibi olan Rabbinin yüzü (zatı) baki katacaktır.» (Rahman: 27). Bu ebedi İkram´m olduğu yerde-ebedi zevk­ler ve onları tadanlar da alacaktır.

Bu konuyu daha acık ortaya koyan bir vahiy daha gelmişti:

«(Ktyametin) geleceği günde, O´nun izni olmaksızın, hiç kim­se söz söyleyemez. Artık onlardan kimi ´bedbaht ve mutsuz, (ki­mi de) muttu ve bahtiyardır. Mutsuz olanlar ateştedirler, onlar için orda (kahırla ve acıyla) nefes alıp vermeler vardır. Onlar Rob-binin dilemesi dışında gökler ve yer sürüp gittikçe, orada temelli kalıcıdırlar. (Bu) kesintisi olmayan bir ihsandır» (Hûd; 105-8).

Bu âyet göstermektedir ki Allah Cennetlikleri Cenne­te sürekli kılacaktır. Bu âyetlerle ilgili sorulan, Peygam­ber (s.a.v.) zaman zaman ashabdan bazılarına verdiği ce­vaplarla açıklamıştır. Bir keresinde şöyle demiştir: «istedi­ğine merhamet eden Allah, Cennetlikleri Cennet´e, Cehen­nemlikleri Cehennem´e kovar. Daha sonra Meleklere: «Ba­kın ve kalbinde hardal tanesi kadar imanı olanlar; Ce­hennemden çıkarın» der. Melekler bir grup insanı Cehen­nemden çıkarırlar ve: «Rabbimiz, bize emrettiğin şartla­ra uyan hiç kimseyi orada bırakmadık» derler. Allah : «Ge­ri dönün ve kalbinde bir zerre kadar iyilik olan herkesi Cehennem´den çıkarın» der. Melekler yine bir grup insanı Cehennem´den çıkarırlar ve: «Rabbimiz orada hiç bir iyilik bırakmadık» derler. Melekler, Peygamberler ve inananlar şefaat ederler. Sonra Allah: «Melekler şefaat et­ti, Peygamberler ve inananlar da şefaat etti. Şimdi sadece merhametlilerin en merhametlisi olan Allah´ın şefaati kal­dı» der ve Cehennem´den hiç bir iyilik yapmayan bir grup insanı çıkarır, Cennetin girişindeki Hayat Irmağı denilen nehre atar»[2]

Cennettekiler hakkında da Peygamber fs.a.v.î şunları söyler: «Allah Cennettekilere: «Memnun musunuz?» diye sorar, onlar: «Rabbimiz, nasıl memnun olmayız? Hiç bir yaratığa vermediğin nimetleri bize verdin» derler. Allah «Size bundan daha iyisini vereyim mi?» der, onlar da «Da­ha iyisi nedir?» diye sorarlar: Allah: «Size Rıdvan´ımı vereceğim der»[3]. Bazen ´saadet´ olarak tercüme edilen Rıdvan, Allah´ın bir nefsi, mutlak olarak kabul etmesi ve o nefsi kendi yanına alıp Ebedî Saadet vermesidir. Rıdvan Cennetinin genel anlamıyla diğer Cenneti dışladığı düşü­nülmemelidir. Çünkü Kur´an her teslim olan nefis için iki cennet vadeder (Rahman: 46). Peygamber de kendi konu­mundan bahsederken, aynı şekilde iki rahmete kavuşaca­ğını söylerdi: «Rabbim´le ve Cennet´le buluşacağım»[4]

--------------------------------------------------------------------------------

[1] B:LXIII;

[2] M. I. 79; B. XCVII,

[3] M.LI.2.

[4] 1.1. 1000.
Top