TarihSayfası tarihsayfasi.com



warning: Creating default object from empty value in /home/icom/domains/ihya.com/public_html/tarih/modules/taxonomy/taxonomy.pages.inc on line 33.

3. Murat Han

Özdemiroğlu Osman Paşa Gürcistan'ın büyük bir kısmını ele geçirmiş ve Tiflis önlerine gelmişti. Tiflis ilk defa Osman­lılarca tazyik olunuyor idi. Tiflis halkı bu zaferler ordusunun karşısında görünce hiç mukavemet etmedi. Büyük bir resmî geçid yaparak Tiflis'e dahil olan ordu, Tiflislilere mukavemet yapmamalarının mükâfatı olarak onlara enfes bir resmî ge-cid seyrettirmışti. Fethin ilk Cuma günü Sultan 3. Murad adı­na, Edirne Selimiye Camii baş vaizi Şâir Kurtzâde Vâlihi Efendi hutbeyi irad etmişti.

Hicrî 985/Milâdî 1577 yılında Sadrazam Sokoliu'nun vefa­tından bir yıl evvel, sadrazamın bütün itirazlarına rağmen La­la Mustafa Paşa serdarlığında İran üzerine bir sefer tertib olundu. Bu seferin yapılmasına dair sadrazarn'ın İtirazları kı­saca, şöyle izah olunabilirdi. Mesafenin uzaklığı, müşkül bir arazi olması, oralarda elde edilecek mülkiyetin muhafazası­nın güçlüğü şeklinde özetlenebilir. Fakat hiç bir müverrih dikkatle incelemek lüzumunu duymamıştır ki; Avrupadaki gelişimler ve bunları çok dikkatle takip eden Sokollu, Reform ve Rönesans mücadelelerinin sonu gelmiş o toplum için müsbet neticeler vermeye başlamıştı. Bu müsbet neticelerin toplanması mutlaka Devleti aliyye aleyhine bir takım ittifak­lara ve tertiblere girişilmesine vesile olacaktı. Bu sebebten sadrazam Doğu hududlarında asakiri İslâmı meşgul etmek­tense, diri tutarak küffârdan geleceklere hazır olma yolunu seçtiği hükmüne rahatça varılır. Şimdi padişahın cûiusu sıra­sında Avrupalılarla sulh antlaşmaları tecdid edilmiş olduğu ileri sürülürse onlar hangi sözlerinde durmuşlardır ki, bu söz­lerinde dursunlar. Neyse biz yine İran seferini kısaca anlat­maya dönelim.

İran tahtında ellidört yıl hüküm süren Şah Tahmasb vefat ettiğinde, İstanbul'a 3. Murad'ın cülusunu tebrik için gelen Tokmak Han envai çeşit hediyelerle ki bunlar beşyüz deve yükü idi. Hazretİ Padişahın iltifatına mazhar olmuşken ve İran'a dönek üzere yola çıkarken Şah'ın vefat haberi geldi. Şah Tahmasb yerine beşinci oğlu Haydar Mirza'yı veliahd olarak seçmişti. Haydar, babasının yerine tahta geçtiyse de varım gün şahlık makamında kalabildi. Çünkü abiası Perican ve dayısı Şemkaî yirmi yıldır hapiste yatan ismail Mirza'yı şah olarak tahta çıkarmak istiyorlardı. Bunda da muvaffak olduklarında iki cenaze birleşmiş ellidört yıl taht'ta kalan ba­ba yanına yarım gün taht'ta kalabilen veliahd oğlunu alarak kabir yolunu tuttu. Evet biri yarım asır hüküm ferma olurken diğeri anca yarım gün hüküm ferma olabilmişti.

Sokullu Mehmed Paşa musahibine her akşam kitap okutur ve en çok sevdiği mevzuu tarih olmasından dolayı en fazia okudukları kitap Osmanlı Devleti tarihi İdi. İşte o gece musa­hibi, Murad-ı evvel'in Kosova Sahrasında savaştan sonra na­sıl şehid olduğunu okurken gözleri dolan Sokullu Mehmed Paşa mevzuun sonunda, ellerini kadirarak Yarabbi; bize de şehİdlik nasip et diye tazarruda bulunmuş şehid padişahın ruh'u mübarekesine Fâtiha-i Şerif hediyye eylemişti. Ertesi gün kendisi gibi Bosna'lı biri derviş kılığına bürünmüş ve Sadrazama dilekçe verir gibi elini uzatmış, dilekçeyi almak üzere eğilen Sokoilu Mehmed Paşa'nın Allah, Allah diye çar­pan yüreğine kolunun yeninden çıkardığı hançeri saplamış ve Sokoilu Mehmed Paşa'yı arzuladığı şehidliğe, Devleti İslâ-miyye'yi ise istikrarsızlık devrine sokmuş oluyordu.

Hazreti Padişah, babası merhum Selim gibi Devleti Aliyye-yi müdebbir ve sadık veziriazamın eline bırakmayı dü­şünmedi. Dizginleri eline almaya kararlı idi. Yalnız bu kararlı­lık kendi isteği miydi yoksa uzun yıllar sadareti işgal eden zatın nüfuzundan çekinme miydi? Şunu nutmamak icab eder ki Sokullu Mehmed Paşa Padişahın eniştesi olmakla beraber dîvanın diğer vezirleri de damad idiler şöyle ki: Bu damatlık­lar devlete hizmet edenleri daha yakından kontrol edebilme­nin en mütekâmil bir yoluydu.

Sadrazamın etrafını temizleme metoduna başlandığında ilk hedef münşeat sahibi, devlet kâtibi aynı zamanda Sokol-lu'nun mahrem sırlar arkadaşı Feridun Beydi. Kendisini Belgrad sancak beyliğine uzaklaştirmışlar ve yerine bütün usulere aykırı biçimde, Fatih Semaniye Medresesi muallimi Mahmud Çelebi tayin buyrulmuştu. Çok kısa bir 'müddet sonra Sokollu'nun kethüdası esrarengiz şekilde öldürüldü. Az sonra Sokollu'nun amcazadesi olan Budin Beylerbeyi Musta­fa Paşa; Budin cephanesine isabet eden bir yıldırım netice­sinde cephanenin tutuşup yanmasından mesul tutularak kendi muhafızlarının önünde öldürülmüştü.

Avsturya Devleti Senede otuzbin duka, Erdei beşbin duka, Zantayı tasarruf eden Venedik üçbin, Raküza onikibin, Eflâk onbeşbin, Boğdan yüzellibin duka vergi vermekle mükellefti.

Bu arada Venedik elçisi, Hazreti Padişahı ve sadrazamı zi­yaretle Padişaha ellibin duka, sadrazama dörtbin duka altını hediye getirdi. Dalmaçya taraflarındaki hudud anlaşılmazlık-ları hal olundu.

Yeni Padişahın tahta geçişi, bütün Avrpua devlet elçileri vasıtasiyle ve muhtelif hediyelerle tebrik olundu ve bu müna­sebetle bunlarla yapılmış sulh antlaşmaları gerek dîvan ge­rekse Hazreti Padişah tarafından müsait karşılandı. Fakat Portekiz Kralı Dük Sebastian türlü sebeb ve bahanelerle müslümanların idaresindeki Fas topraklarına ve oranın Emirine müdahalelerde bulunuyordu.

Halife-' Rûyizemin olan Osmanlı Padişahı 3. Murad Haz­retleri, Fas Emirinin istimdadına bigane kalamazdı ve kalma­dı Cezayir Beylerbeyi Ramazan Paşa, müslümanlara musal­lat olan bu belâyı def etmekle vazifelendirdi. Kâfi kuvvetle hareket eden Ramazan Paşa, karşısına çıkan küffârı çok şid­detli bir savaştan sonra kafi bir mağiûbiyyete ve Kral Sebas-tiyani'yî se savaş alanında cansız yere serdi. Böylece müslü-manlar kâfirin zulüm ve tasallutundan halâs oldular.

1575 senesi milâdisinde Avusturya ve Almanya İmparato­ru İkinci Maksimilyen ölmüş onun yerine Rudolf geçmiş ve Sultan 3. Murad Hazretlerine gönderdiği elçilerle muhtelif he­diyeler sunmuştu. Avusturya topraklan üzerinde ceveSan eden Osmanlı hudut beylerini şikâyet etmeye gelen elçilerle, sekiz senelik bir sulh antlaşması kararlaştırılmıştı.

Bir gün Padişah Hazretleri sandalla denizde gezerken sahi­le yakın bir yerden geçiyordu. Deniz kenarında bir kahveha­nede içki içmekte olan bir kaç Yeniçeri sarhoş olmuşlar, Pa­dişahı görünce ellerindeki kadehleri kadırıp Padişahın'sıhhati şerefine içtiklerini bağırarak ilân etmişlerdi. Bu durumu gö­ren Padişah son derece üzülüp, gazaba gelmiş ve Din-i İs­lâm'ın haram kıldığı içkinin kullanılmasının yasak edildiğini ilân eden bir hattı hümâyûn çıkarmıştı. Bu hattı hümâyûn üzerine Sipahiler Askeri İstanbul Subaşı'sını aralarına alıp tartaklamaya girİşmişlerse de duruma muttali olan Sadra­zam yetişmiş Subaşi'yı tartaklanmaktan kurtardıysa da nü­fusunun kırılmasına sebep olacak hareketlere de maruz kal­mıştı. Durumun vahim bir hal aldığını gören Hazreti Padişah, maalesef verdiği emri kimseyi rahatsız etmemek şartıyla içe­bilirler kaydına çevirmekle hem dünyada hem de âhiret'te kolay cevap veremeyeceği bir tâviz vermiş oluyordu.

Dünyada 6 erkek, 3 kız evlât bırakan merhum padişah 2. Selim, Devleti Osmaniyye'yi kudretli sadrazam Sokullu Mehmed Paşa'nın becerikli idaresine tevdi ederek Allah'ın vâsi rahmetine ermişti.

Manisa sancağında vazife ifa eden Veliahd Şehzade Murad Sultan pederinin vefatını, sadrazamın gönderdiği haberci va­sıtasıyla heber almıştı. Hicri 955/MiIâdî 1549 yılında 27 ya­şında boşalan tahtı Osmaniye cûlüs etmek üzere yola çıktı. Sadrazamın gönderdiği gemiyi beklemeden Mudanya iskele­sinde bulunan küçük bir gemiye binmişti. Bu gemi sonradan Padişahın damadı olacak olan meşhur tarihçi Feridun Ah-med Paşa'ya ait bir ticaret gemisi idi. Sultan Murad Bahçe-kapı civarında sahile çıkmıştı. Vakit çok geç olmuş gece ya­nsını geçmişti. Yağmur ve rüzgârlı bir hava hüküm sürerken, Padişah içicek bir yudum su aradıysa da bulamamış ve deniz suyu ile yüzünü yıkamış, karaya çıktığı yere bir çeşme yap­tırmayı vaat etmişti kendi kendine. Hakikaten Padişah ol­duktan bir müddet sonra kendine verdiği sözü yerine getir­miş ve bir çeşme inşa ettirmişti.

Babası: Sultan II. Selim Han

Annesi: Nur-Bânu Sultan

Doğum Tarihi: 1546

Vefat Tarihi: 1595

Saltanat Müd.: 1574-1595

Türbesi: İstanbul’dadır.

Son yorumlar