Rumeli'de Durum

Rumeli'de Durum

Anadolu üzerinde adalet ve sükunet getiren bedeniyle do­laşan Sultan Murad Hazretleri, Anadolunun emniyyet altına alındığını hissedince, zafer dolu bakışlarını Rumeli taraflarına çevirdi.

İkinci Sultan Murad'ın ilk işi; Selanik olması mukarrerdi. Çünkü Selanik, Yıldırım Bayezid Hazretleri zamanında Os­manlı hudutlarına katılmışken, fetret devrinde yine rumlann eline geçmişti. "Bir müslüman devlet, her ne haİ ile kaybet­tiği topraklan yeniden ele geçirmek niyetini içinde taşımaz­sa, maazalah günaha girer.» diyen birçok âlim, bu ictihadta-dır. Seyr-i sülük erbabı bir zat olan Hazreti padişah, her halde bu hükümden bîhaber değildi. Kayser, Selanik'i Osmanlı'nın birgün almak isteyeceğini bildiğinden söz konusu şehri Vene­diklilere hediye etmişti. Tabii Venedikliler Murad Gazi'nin önünde ancak 15 gün dayanabildiler ve Selanik'i İslam Or­dusuna terk eylediler. Zaman H. 833/M. 1430 tarihini göste­riyordu.

Bu sırada Sırbistan ve Macaristan, kendi aralarında aman­sız bir savaşa başladılar. Hazreti padişah, bu savaşta Sırbis­tan'a yardım etmeyi, Devlet-i İslamiyye'nin menfaatine uy­gun gördü. Bu müdahale ile Avrupa'yı sıkıştırabileceği bir köprübaşı daha temin etti. Bu yardıma müteşekkir olan Sırp Kralı Yorgi Brankoviç kızını padişaha takdim etmişti. Arna­vutluk'un istilasını da ihmal etmeyen Sultan İkinci Murad; Güney Arnavutluk'u idare eden bir İtalyan serserisi oian Toc-ci'yi çabucak mağiub etmiş, Kuzey Arnavutluk'un beyi olan Yani Kastoryato ise, istiklalini muhafaza için çok direnmişse de zaferin, Sultanın olacağını görerek teslim olmuş ve dört oğlunu dergâh-ı padişahiye göndererek itaat altına girmişti.

H. 835/M. 1432 senesinde ölen Kastoryato'dan sonra İş-kodra'da Memalik-i Osmaniyye'ye ilhak olunmuştu.

Kastoryato'nun küçük oğlu olan İskender Bey, padişahın sevgi ve teveccühüne nail olmuş olmasına rağmen, yaptığı müracaatla vatanına dönmek istediğini bildirmiş, kendisine bir miktar asker verilerek isteği yerine getirilmişti. Ne var ki, kuru bir ırkçılık davasına sarılarak uzun yıllar, İslâm Devleti olan Osmanlının müslüman oğlu müslüman padişahlarına gaile çıkarmıştır. İskender Bey, doğu ve batı tarihlerinde ehemniyetle anılır bir adamdı. Bize göre eğer İslâm Ordusu­nun bir kumandanı olarak vazife alsaydı, bu şöhreti, İslama hizmet etmek olacağından, ahiret hayatını da süsleyen bir şöhret olurdu.

Yine o vakitte çok meşhur olan Ulah Beyliğini elinde tutan Vlad Drakula, yani iblis vardı ki, bu kan içici İslam düşmanı şöhretini alçakça işkenceler yaparak elde etmiş bir tiran, bir zalim canavardı. Şöhreti asla İskender Bey gibi merdane ol­mayıp, kalleş ve haince idi. Bu canavarın hesabı ancak Haz­reti Fatih Sultan Mehmed Han Devrinde görüiebümiş ve ömür defteri kafası kesilip, bala daldırılarak dürülebilmiş-ti.(Bal'a daldırma tabirini kısaca bildirmek lüzumunu duy­duk. Öldürülen bir liderin yolundan gidenler onun yolunu de­vam ettirebilmek için o zamanın haberleşme imkânlarının azlığı münasebetiyle o liderin ölmediğini haika inandırmaya çalışırdı. Kafası kesilerek memleketin muhtelif yerlerinde teşhir edilerek halkın bu yalanlara kanmaması temin olun­maya çalışırdı. Fakat kısa bir müddet içinde kokan ve bozu­lan bu kafalar uzun zaman tteşhir olunamazdı. İşte kesildikten sonra bal içine daldırılan bu kesik kafaların bir müddet daha bozulmadan muhafazası sağlanır idi.)

Sultan Murad, Transilvanya, yani Erdel üzerine hücum ederek birçok şehri ezip geçmiş 100.000 den ziyade esir ala­rak dönmüştü. Semendire Kalesini de ele geçiren Sultan Mu­rad Hazretleri Ankara Savaşı müellimesinden sonra elden çıkmış, daha evvel fetholunmuş yerieri yeniden Devlet-i Âliyye hudutlarına ilhak etmişti.

Sultan İkinci Murad, Belgrad'ı muhasara edip 6 ay almak için uğraştıysa da nasib olmadığından muhasarayı kaldırdı. Muhasaranın kaldırılması Orduy-u Hümayun'da kötü bir tesir icra etmiş, kuvve-i maneviyyesi sarsılan asker, birtakım ha­talar yapmaya başlamıştı. Bu duruma son derece üzülen pa­dişah, tahtı bile bırakmayı düşünmüştü. Bu hadiseler gündüz ortasında, ortalığı basan karanlıkta mum ve meş'aleler yakıl­ması sebebiyle, semavi bir olay olarak değerlendirilemeyin-ce, bir emniyetsizlik, bir tatsızlık herkesi sarmıştı.

Bu üzüntülerin felakete dönüşmesi şöyle olmuştu: Belgrad Kalesinin muhasarası sırasında Macarlar imdad kuvvetleri göndererek Belgrad Kalesini müdafaaya yardımcı olmuşlar­dı. Sultan Murad muhasarayı kaldırdıktan sonra ünlü kuman­danlarından Mezid Bey kumandasında 20.000 kişilik bir kuv­veti Erde! Kalesini hâk ile yeksan etmek üzere göndermişti. Ne var ki Mezid Bey'in karşısına aniden Jan Hünyad birlikle­riyle çıkmış, kurduğu pusuya düşürmüş ve İslam mücahidle-nni kumandanları Mezid Bey de dahil hepsini şehid • etmiştir.. Jan Hünyad, belki İyi bir asker, fakat iyi bîr insan değildi.

Bunun en bariz misali, kazandığı bu savaştan sonra İsiam şehidlerini bir bölümünün aziz başlarını bir arabaya doldurta-rak Sırp Kralı Brankoviç'e, kendisine iltihak etmesi İçin, ni­şane olarak göndermesi olmuştur. Bu mağlubiyet ve yapılan uygunsuz hareketlere çok üzülen Sultan Hazretleri, Şahabed-din Paşa kumandasında bir kuvveti, Erdel üzerine gönderdiy­se de, kumandan olacak liyakate sahib olamadığından, bu ordunun da akıbeti fena odu. Şahabeddin Paşa, savaşın baş- . larında korkuya kapıldı, yanındaki askerin bir bölümüyle firar etti. Kalan asker ise, Allah yolunda şehid olmayı cana minnet bildiler.
Top