Hasan Paşa'nın İki Kölesinin Kaçışı

Hasan Paşa'nın İki Kölesinin Kaçışı

Tiryaki Hasan Paşa'nın iki kölesi fırsatını bularak kalenin 9'zli kapısından kaçmışlar ve düşman ordugâhına gitmişler­di- Paşanın ve kalenin bir çok sırlarına vakıf olmaları büyü bir üzüntü meydana getirmişti. Tiryaki Hasan Paşa bunun da çaresini dehşetengiz zekâsıyla buldu.

Derhal küçük bir birlik gönderip dört kişi yakalattı. Yaka­lananları yanma getirip onlara sordu: "İki tane adamımı gön­derdim kralınızla görüştü mü." diye sordu. Onlarda: "Evet birininin adı Kenan diğerinin Handanmış, yiyecek ve barutları­nın olmadığını asker sayısının ise azaldığını bu sebeble taar­ruz edilirse netice iyi olur" dediklerini söylediler. Hasan Paşa, Kara Ömer Ağa'ya bunları da öldür diye emir verdi. Kara Ömer ağa esirleri alıp gitti Onlara biraz bağırdı. Siz ne biçim adamsınız hep esir düşüyorsunuz? Ben, sizleri kurtara kurtara bir gün kendim ele geçeceğim ama benim imdadıma kim­se yetişmeyecek... Şimdi beni dikkatle dinleyin:

"Sizden evvel gelen iki esiri bu paşa yine bana vermişti. Öldürmemi emretmişti. Bende sizlerden olduğum için onları salmıştım. Bu paşa çok kurnaz bir adam, o Handan ile Kenan paşanın has adamlandîr. Onları bizzat paşa gönderdi. Kalede bütün işler yolundadır. Barutta var, zahirede var. as­ker ise oda var. İşin daha ehemmiyetli tarafı Macarlarla an­laşma imkânı gün geçtikçe daha çok mümkün hale geldi. Avusturya ordusundan bazı firarlar Macarların canını sıkıyormuş" dedi. Filvaki o sırada Avusturya ordusundan donduru­cu soğuklar yüzünden firarlar oluyor ve Arşidük Maksimüyen bunu önleyemiyordu. Kara Ömer Ağa, bunların eline bir çu­val beyaz ekmek vererek salıverdi.

Tiryaki Hasan Paşa yine Karapençeyi yanına çağırmış, kendisine iki mektup vermiş, bunun bir tanesini düşman ordugâhına yakın bir yerde bırakmasını tenbih ediyordu. Düşmanın eline geçmesini istediği mektubu paşa şu mealde kaleme almştı: "Kalenin pek iyi durumda olduğunu belirten ifa­delerden sonra "Küçüklükten beri yanımda büyüttüğüm Handan ile Kenanı düşman ordugâhına gönderdim Bizdenmlş görüntüsü vermelerini istedim. Kale hakkında Ma-arlarla anlaşmakta olduğumuz haricinde ne söylerseniz sövleyin dedim. Barutumuzun az olduğunu, askerin son de­rece kifayetsiz miktarda olduğunu, yiyecek sıkıntısı baş csösterdiğini söyleyebileceklerine ruhsat verdim. Şimdi sizde son derece hazırlıklı olun ki; zamanında yetişesiniz." Bu mektubu Karapençe güzel bir şekiide paketledikten sonra Avusturya ordugâhı yakınlarına bıraktı. Ve ordan yanındaki ikinci mektubu ve bildiği ahvali söylemek üzere Sadrazamın yanma doğru yola devam etti.

Düşman ertesi gün mektubu bulmuş ve Arşidük Maksimilyen'e vermişti. Arşidük, mektubu okumuş, Kara Ömer Ağanın bıraktığı esirleri dinlemiş ve Hasan Paşanın firari kölelerini casus olarak kabul etmekten başka çaresi kalmamış­tı. Tabii casusların uğratılacağı ceza ölümdü... Handan ve Kenan'a ihanetlerinin cezası ölüm olarak verildi... Avusturya­lılar başlarını kestikleri Handan ile Kenan'ın başlarını birer mızrağa takmış mücahidlere gösterirken şöyle bağlıyorlardı: "Paşanızın casusları tutuldu görün akibetlerini." Mücahidler bunu görünce kahkahalar atmaktan kendilerini alamadılar. Ve kumandanları, Paşa babalan Tiryaki Hasan Paşa'ya olan bağdık ve taktirleri bir kat daha artti.
Top