Büyük Tatil Hakkında Mütalaa (Ayastefanos antlaşması)

Büyük Tatil Hakkında Mütalaa (Ayastefanos antlaşması)

Abdülhamid Han cennetmekân hatıratında şu mealde bir beyanda bulunur. Bir takım kimseler meclisi açmış olmamızdan dolayı beni Mikado yapacağından söz ediyor. Halbuki bu sağlıklı bir söz değildir. Çünkü; Mikado Japon imparatorunun lakabı olup, onlar tek bir ulustur. Halbuki bizde bir çok ka­vimin bulunduğu gibi, başka başka dinlerden olanlar, hâttâ iç işlerinde müstakil, hârici meselelerde bize merbut prenslikler vardır. Böyle bir toplulukta teklik kabil değildi der.

Nitekim Alman birliğini kuran ve Alman devlet adamları­nın en büyüklerinden olan Prens Bismark, Müşir Ali Nizamî Paşaya şunları söylemiştir: "Bir devlet millet-l uâhideden mü­rekkep olmadıkça parlamentosunun faidesinden çok zarar verdiği görülür." Bu ifadeye hak vermek için başka söze ha­cet yoktur ki birinci delil, Bismark'ın ifade etmesi, diğeri de meclis-i mebusanda gayrimüslim ve gayri Türklerin konuş­malarının savaşı arzular tarzı mağlubiyet hâlinde bağımsızlık koridorunun açılacağını hesap etmeleridir. Osmanlı döne­minde azınlıklar tahsil bakmından kendilerini hiç ihmâl et­memekte olup, dünya'yı takibe yeterli insan sayısı hayli fazla o|duğundan, klişenin müslümanlann elinden kurtulma husu­sundaki te! kinlerinin asırlarca bıkmadan sürdürmesi, devlet-ı alıyenin zayıflamaya yüz tuttuğu asırda kendini göstermeye başlamış, milliyetçi ve hristiyan dindarların entellektüelleri bağımsızlığa giden yola ışık düşürmeye başlamışlardır. Akla hemen bir sual gelmektedirki o da şudur: Sultan Hamid, pek kötü şartlarda bir sulh imzalayacağını o yüksek zekâsıyla ve derin târih bilgisiyle tahmin etmekteydi neden sulhu imzala­dıktan sonra bu suçu meclise yükleyerek kapatmadı?

Biz de deriz ki; o meclisin yıkılışı arzu eden azınlıkların mebusları yine yapacağı hamasî hitabelerle bizim mebusla­rın bazılarını kendilerine celb edip, sulhu ret ederler yeniden savaşa girişilir ve bu sefer karşılarında duracak vaziyetimiz­de kalmazdı. Padişah; bu bakımdan meclisin kendi hareket alanını daraltacağımda bildiğinden kendi önündeki bu engeli önce kaldırıp meseleleri ihanet erbabının eline ve mütalaası­na bırakmayayım diye düşünmüş olması tabiidir. Hoş Öztuna Bey; Ruslar, İstanbul'a giremezlerdi diyor amma, bunların yâni Rusların Yeşilköy'e yaptıkları baktıkça Osmanlının kah­rolduğu anıtı yıkmak için otuz küsur seneden ziyade bekle­mek mecburiyetinde kaldığını tahattur edersek, çekingenliği­mizin derecesini pekâla anlayabiliriz. Hâttâ o anıtı yıkmak o kadar mühim bir onur meselesi yapılmışki, yıkılış Fuad Clzkı-nay adlı bir subayımız tarafından filme alınmış ve ilk Türk fil­mi olarakda kabul edilmiştir.

Sultan Hamid Safvet Paşa ile Sadullah Paşa'ya Ayastefa-nos yâni Yeşilköy'de ne yapın yapın bir sulhu imzalayın diye talimat üstüne talimat yollamaktaydı. Osmanlı murahhasları sonunda o güne kadar asla imzalamadığı fecaatdeki bu bel­geyi imzalarken göz yaşlarını tutamamışlar ve bu hâl bir fo­toğraf ile tesbit edilmişti. Daha sonraları bu fotoğrafa Abanoz ağacından ince marangozluk sanatının ustalığı ile bir resim çerçevesi yapıp fotoğrafı içine yerleştirmiş, çalışma masası­nın üstüne koymuş sık sık gözleri nemlenerek bu resme bak­maktan kendini alamamıştır.

Rusya adına antlaşmayı imzalayanlarıda yazmak suretiyle bin görevini yerine getirmeye çalışalım. General İgnatief b'r Panslavist olup, bu cereyanın en ileri gelenlerinden biriy-H' Helidof ise o da başka bir belâ idi. Bu antlaşma 29 mad­deden ibaret olup, büyük bir oyalama politikasını sağlayan Sultan Hamid sayesinde uygulanmamış dört buçuk ay sonra Berlin'de yapılan ve bu şehrin adını alan antlaşma ile Ayastefanos bertaraf edilmişti. Bu antlaşmaya göre Bulgaristan, Makedonya, Batı Trakya ve Kırklareli'nin yeni sahibi olacak, Romanya ise Dobruca'yı alacak, Niş ise Sırbistan'a bırakıla­cak, Karadağ'da irileşecekti. Bu üç prensliğin artık bağımsız-lığı gerçekleşecekti. Batum, Kars, Ardahan ve Doğubeyazıd Ruslara bırakılacaktı. Berlin de bu mesele hafifletilmiş idi. Rusya tazminat bedelinin bir bölümünü donanmamızın en yeni altı gemisinin kendilerine terkiyle tahsil etmek istedilersede, yaşadığı müddetçe böyle bir maddenin bulunduğu hiç bir antlaşmayı imzalamyacağını Grandük Nikola'ya bildirdi­ğinde bu katiyyet karşısında Ruslar vazgeçme cihetine gitti­ler. 3/Mart/1878'de imzalanan Ayastefanos, 13/Temmuz/1878'de hükümsüzleşiyordu.
Top