TarihSayfası tarihsayfasi.com



4. Mehmed'in Şeyhülislamları

4. Mehmed tahta çıktığında henüz yedi yaşının içindeydi tabii Kösem valide sultanın niyabetinde hüküm sürmüştü. Bu sırada makamı meşihatde Adanalı Hacı Abdurrahim Efendi bulunuyordu. Şeyhülislâm Osmanlı devletinin 41. şeyhülislâ­mı idi ve Sultan İbrahim tarafından, 25/nisan/1647'de göre­ve getirilmişti. 4. Mehmed bu şeyhülislâmla 11 ay, 10 gün çalışmıştır ve yerine aslına bakarsak devletin atabeyi duru­munda olan Kösem valide, Hocazâde Mehmed Bahai Efen-di'yi 18/temmuz/1649'da göreve getirdi. Bu zâtın meşihati i sene, 9 ay, 15 gün sürdüğü görüldü. Yerini 43. şeyhülislâm olarak, Karaçelebizâde Abdülaziz Efendi tâyin edildiğinde tâ­rih 2/mayıs/1651 idi. Bunun 4 ay, 2 gün süren vazifesini Ebu Said Efendiye 2. meşihatini sürdürmek üzere devretmiş oldu bu zât da, bir seneyi tamamlamaya 18'gün kala infisal etdi. Bahaî Efendi ikinci defa vazifeye getirildi. Bu seferki meşiha-ti 1 sene, 4 ay, 17 gün sürmekle beraber, hayattaki nefes sa­yısı da göreviyle birlikte bitti.

Bu sefer halef selef oldu, yâni biribirlerini takip ederek, Ebu Said tekrar ve 3. defa şeyhülislâm oldu 2/ocak/1654'den 1 l/mayis/1655'e kadar 1 sene, 4 ay, 10 gün, sürerek üç meşihatinin toplamı 4 sene, 2 ay, 10 gün ol­muştur.

47. şeyhülislâm olarak Tulumcuzâde Abdurrahman Efen­diyi 9 ay, 25 günsonra makamdan istifaen ayrılmış görüyo­ruz.

Memikzâde Mustafa Efendi 13 saat süren meşihatiyle gö­revde enkısa zaman kalan oldu.

49. şeyhülislâm Mesud Efendiydi ki, bu çok genç adamın meşihati 4 ay; 13 gün sürmüş, azlinden 15 gün sonrada idam ettirilmiştir.

50. şeyhülislâm ise Nahcıvan doğumlu Hanefi Mehmed Efendide vazifede, 4 ay, 5 gün kalabildi. Balızâde Mustafa Efendi, 6 ay, 2 gün kaldığı makamdan ayrıldığında takvimler 23/mayıs/1657'yi gösteriyordu. Bolulu Mustafa Efendi 1 se­ne, 9 ay, 28 gün sürecek hizmetine başladığı târihin son hiz­met günü 20/mart/1659 oldu ondan boşalan yere, Bıçakçı-zâde Esirî Mehmed Efendiyi getirdiler. 2 sene, 10 ay, 14 gün sürmüştü.

54. şeyhülislâm Sunîzâde Mehmed Efendi, 3/şu-bat/1662'de göreve başlamıştı. Minkârizâde makamı meşi-x hate geldiğinden 11 sene, 3 ay sonra giderken târih 21/şu-bat/1674idi.

İstikrar avdet etmiş olmalıki Çatalcalı Ali Efendi, 12 sene, 7 ay, 4 gün süren meşihat dönemi tamamlandığında, târihler 27/eylül/1686'idi. 57. şeyhülislâm Ankaravî Mehmed Efen-didel sene, 1 ay, 5 gün sürdü ve makamı vefatıyla boşaldı.

Debbağzâde Mehmed Efendi; 2/kasım/1687'de vazifeye tâyin edildi. 3 ay, 12 gün makamda kaldı ve de yerini, 59. şeyhülislâm Erzurumlu Hacı Feyzullah Efendiye bıraktı. Fa­kat bu zâtın ilk meşihati 17 gün sürebildi. Şeyhülislâmın al­tıncı günü dolarken, 4. Mehmed'in tahttan indirilmesi ger­çekleşti. Böylece 4. Mehmed; 19 defa şeyhülislâm tâyini yapmışsa da, iki zâtda ikişer defa meşihate geldiğinden on-yedi ayrı kişi ile çalışmıştır.

Dördüncü Mehmed döneminin, uzunluğu ve çok dönemli bir devri ihtiva etmektedir. Biz, burada yukarıda tamamlayıcı malumat olarak aşağıdaki çalışmayı ayrıca eserin bu sahife-lerine dercini uygun gördük. Köprülü Mehmed Paşanın vefa­tından sonra, vasiyeti üzerine sadarete oğlür Köprülü Fazıl Ahmed Paşa getirilmişti ve yaşı henüz 27 idi.

1072/1661tarihi yeni bir dönem başlatmıştı. Baba vezir, ülkenin iç nizâmını temin ettikten sonra yavaş yavaş serhad boylarında, kıpırdanan düşmanlara haddini bildirmek üzere harekete geçmişti ki, ecel onu yakaladı. Bahse konu hazırlık­ları oğul sadrıazam Köprülüzâde Fazıl Ahmed Paşa devraldı. Avusturya son zamanlarda Erdel işlerine pek karışır olmuştu. Hatta söz konusu belde üzerine asker bile sevketmişti. Bu mesele hakkında Avusturya ile yapılan müzakereler bir se­neden çok sürdü. Sonunda müzakereciler geri çekildi. 1073/1663de mecburen Nemçeliler üzerine sefer açıldı.

Genç sadrıazam seferin baş kumandanlığını uhdesine aldı. Osmanlı ordularının geçmişde defaatle sopasını yemiş bulu­nan Avusturyalılar, kısa zamanda bu ordunun öncülerini kar­şısında bulduklarında şaşkınlığa düştüler ve hemen, sadrı azamın yanına gönderdikleri elçi ile aldıkları bütün kaleleri geri vermeye, Erdel üzerine sevk ettikleri birlikleri geri çek­meye amade olduklarını bildirdiler.

Fazıl Ahmed Paşa, son zamanda Avrupa siyasi mahfille­rinde Osmanlı'nın zafiyeti hakkında alıp giden dedikoduları, boşa çıkarmak niyetiyle, Osmanlı Devletinin Kaanuni zama­nındaki yapılan antlaşmaya eş bir antlaşma yapmak ve böy­lece Avrupada yayılan düşünceyi çürütmenin yolu olarak se­nede 30 bin altun vermelerini veya bir seferde, 200 bin altun ödedikleri takdirde, sulha razı olacağını serdetti.

Arkasındanda yürüyüşüne devam ederek; Ösek, Budin, Estergon yolu ile Ciyvar kalesi önüne geldi. Vakit geçirmeden mezkur yeride kuşatmaya aldı. Hemen o sırada Kırım Ha-nı'nın oğlu Ahmed Giray 100 bin Tatar süvarisi yanında ol­duğu halde gelip, orduya katıldı. Bu kuvvetin iltihakı, düş­man üzerinde kuvvei mâneviyeyi sarsmağa yetti de arttı biie. Bir aya kalmadan Uyvar kalesi Osmanlı eline geçti. Tunanın karşı yakasına geçen Osmanlı ordusu burada Avrupanın ün­lü komutanlarından Monte Kukuli birlikleriylen tutuştu. Mon­te Kukuli burada mağlup oldu. Tatar süvarileri de, Silezya ve Moravya'yı çiğneyip yağmaladılar. Avrupalılar bu Osmanlı başarısı karşısında birleşmeyi ve Avusturya'ya yardımı karar altına aldılar. Çalışmalara başladılar ancak kış bastırdığından onların ameliyesi yarım kalırken, Fazıl Ahmed Paşa da, kış­lamak ve ordunun eksiğini gediğini tamamlamak üzere Belg-rad'da kışlağa çekildi. Bizim tarihlerimizdeki adı Demirkazık, olan meşhur Avusturyalı generallerden Zirinyi, Kanije kalesi­ni kuşatma altına almışsa da, Fazıl Ahmed Paşa'nın gönder­diği kuvvetler karşısında mağlup olmuştu. Bu vaziyet Avus-^ turya imparatorunu 25 sene temadi edecek bir sulh yapma mecburiyetine taşımıştı.

1075/1664'de Avusturya Erdel'i ve civar kalelerini boşal­tacağı gibi, defaten 200 bin duka altunu verecekti. Nevarki sadrazam bu teklifi az bularak elçileri geriye gönderme yolu­na gitti. Askerleriyle San Gotar üzerine yürüdü. Raab Nehri üzerine köprü kurdurarak öteki sahile geçti. Mevsim gereği Raab suyunun taşması, karşı yakaya geçmiş onbin kadar Osmanlı askerinin, kendisinden bir kaç kat fazla Avrupalı müttefik askerleriyle tutuşması, askerin geri kalan bölümü­nün öbür tarafta kalması ve karşıya geçiş yolu olmak üzere yapılan köprüyü kabaran suların götürmüş bulunması, karşı­da mahsur kalan kendinden bir kaç misli kalabalıktaki düş­manla boğuşa boğuşa şehadet şerbeti içen islâm askerini, bulunduğu yakada çaresizlik içinde seyretmek mücahidlerin, canevinden vurulmalarını intaç etmişti.

Düşman müttefik ordusunun bu savaştaki kumandanı da­ha önce, Fazıl Ahmed Paşanın yendiği meşhur Monte Kukuli idi. San Gotar Meydan muharebesi diye tarihe geçen savaşı, fevkalâde güzel bir şekilde tahlil etmiş bulunan. Gazi Ahmed Paşanın bir araştırmasını, ehemmiyetine binaen bölüm sonu sayfalarımıza almayı lüzumlu bulduk.

Ben çok beğendim

Ben çok beğendim


Yeni yorum gönder

Bu alanın içeriği gizlenecek, genel görünümde yer almayacaktır.
  • Web sayfası ve e-posta adresleri otomatik olarak bağlantıya çevrilir.
  • İzin verilen HTML etiketleri: <a> <em> <strong> <cite> <code> <ul> <ol> <li> <dl> <dt> <dd> <img> <b> <center>
  • Satır ve paragraflar otomatik olarak bölünürler.

Biçimlendirme seçenekleri hakkında daha fazla bilgi

Son yorumlar