Bir İmha Hareketi

Bir İmha Hareketi

Bağdad şehri Şahın idaresinin eline geçtikten bir kaç gün sonra sokağa çıkma yasağı ilan edilmiş ve şehir bir bir evle­re girilerek hem nüfus sayımı yapılmış, hem de silah namına ne varsa nizam icabı denerek alınmıştı. Sayımdan çok kısa bir zaman geçince şehrin zenginlerinden sünnl olanlar, bir hafta süren amansız işkencelere tabi tutularak servetleri söy-lettirilmiştir. Bu arada Hz. Hüseyin (R.A.) Efendimizin türbe-darı; Şah Abbas'a bir defter vermiş ve bu defterde ismi yazılı olup Sünnîlikten mezhebi şiâ'ya geçenler hayatlarını kurtar­mışlar gerisi kamilen şehid edilmişlerdi. Bunların içinde iki zât ki; biri Bağdad kadısı Nuri Efendi diğeri Camii kebir İma mı Ömer Efendi İdikİ, şu şartla kurtulmaları teklif edilmişti: Hz. Ömer (R.A.) ve Hz. Osman (R.A.) Efendilerimize sövme­leriydi. Bu iki zât böyle şen'i söz söylemektense şehadet şer­betine razı geldiler ve oracıkta birer iple hurma ağacına ası larak şehid edildiler. (Bu yazdığımız bölüm inanılmaz bir id­dia gibi addedilir diye bir iki kaynak vermeyi lüzumlu gör­dük: Tarihi Ebul Faruk yazan Mehmed Murad cild 5, yine İs­mail Hakkı üzunçarşılı TTKY3. c. 1. Kısım ve yine Tarihi Si-yasiyye cild 2 Sadrazam Kâmil paşa) Ayrıca İmam-i Azam Ebu Hanife ile Gavsulazâm Abdülkadir Geylânl Hz. ierinin kabirleri tahrib olundu.

Bir müddet sonrada Bekir paşa'yı bulunduğu hapisten çı-karı'p, aynen Azap Ağası Mehmed ağaya yaptığı gibi, onuda kükürt ve katran dolu bir kayığa bağladılar Diclenin akıntısı-' na bıraktılar. İşte yaptığı aynen başına geldi Bekir paşanın... Bütün bunları kılı kıpırdamadan seyreden, Bekir paşa oğlu Mehmed'e bir bakış fırlatan Şah Abbas; babasına böyle iha-ned eden bana ne yapmaz düşüncesine vardı. Az sonra onu sürgüne yollattı. Yolda kaçmayı denemeye kalkan hayırsız evlât acem kılıcıyla hayatını kaybediverdi.

Şah Abbas, sünnilere gösterdiği nefret verici halden sonra, o muhterem zatlar yâni İmam-ı Azam ve Gavsul Azam'ın kabri zahirlerin telvis ve tahrib etmenin cezasını manevi to-kadlarının maddi sillesini atacak olan 4. Murad'ın bilenmesi­ne ve daha çabuk iktidar sahibi olmasına yardım ettiğini acaba farkındamı idi?

Bağdad'dan ypla çıkan Şah Abbas, Musul'a oradan Nu­saybin ve Mardin'e gelerek büyük zulümler irtikab etti. Babı-aliden gelen emir Hafız paşayı oralara koşturduysa da Hafız paşa her gittiği yerde bir kan gölü ve yıkılmış, yakılmış ha-nümanlar buluyor, İranlılar ise sıvışmış oluyorlardı.

Bağdad'in İranlıların eline geçtiğini gerek valde sultandan gerekse padişah hazretlerinden saklayan Kemankeş Ali paşa küçük çocuk yerine koyduğu padişahın «Bostancibaşı» diye seslenmesini gülümseyen nazarlarla dinleyip seyrederken «çocuk, padişahçılık oynuyor» diye içinden geçirirken kolları­nı kavuşturmuş emri padişahiyi bekleyen bostancıbaşiya «Al kellesini» diyen ses ayaklarını suya erdirdi amma ne çare iş işten geçmiş kelle inmişti. Şeyhülislâm Esad Efendi'de fetva­yı vermişti bile.

Kemankeş Ali paşadan sonra 1. Mustafa zamanında tanı­dığımız Mere Hüseyin Paşa sadaret kaymakamlığına talib ol­muş ve «vazife istenmez, verilim düsturunu çiğnediğinden o da canından olmuştu. Yeni Sadrazam Çerkeş Mehmed Paşa aynı zamanda serdâr-ı Ekrem sıfatıylada mücehhez kılınmış Abaza isyanını tenkile gönderilmişti.
Top