Fetih'de Osmanlı Donanması

Fetih'de Osmanlı Donanması

Baltaoğlu Süleyman Paşa kumandasında dortyüz parça irili ufaklı gemiden müteşekkil donanma, Emirgân körfezi ile sonradan Baltaoğlu'mum ismini Balta Limanı olarak alacak yerde dizilmiş olarak bekliyordu. Bu arada ehli salibin kuşatmada olan Bizans'a yardım olarak gönderdiği beş büyük kal­yonun geleceği istihbar edildi. Bunun limana girmemesi, yardımlarını gerçekleştirmemesi için tertibat alan donanma­mız; o tarihlerde denizciliğimizin daha emekleme çağında ol­masından ve boğaz sularının kendine has akıntılarının ve ge­milerimizin çoğunluğunun küçük boyda olmasından doiayı tutuşulan savaşta manevra kabiliyeti fazla olan ehli saiib kal­yonları kaçmayı başarmışlardır. Bu kısa savaşta gözüne bir ok isabet eden Baltaoğlu Süleyman Paşa'nın «Bir başa bir göz yeter» deyip oku kendi eliyle çıkardığı tevatür rivayet­tendir. Durumu Beşiktaş sahilinde vezirleriyle takip etmekte olan Padişah Hazretleri, ehli salip gemilerinin kurtulduğunu görünce beyaz atını mahmuzladığı gibi denizin içine dalar. Bazı tarihlerde çok kızan Hazreti Padişahın Baltaoğlu Süley­man Paşa'ya vuz sopa vurduğunu yazarlar. Biz deriz ki, bu tarihçiler ya hiç sopa yememişler veya sayı saymamışlar. Bir gözünü kaybetmiş ve bulunduğu yerden ayrılmayan bir pa­şasını dövecek adam değildir. Hazreti Fatih... Ola ki, muvaf-fakyetsizlikten dolayı azarlasın.

Batılı tarihçiler, Bizans mukavemetçilerinin sayısını çok eksik göstermeye çalışırlar. Askerî kuvvet olarak dokuzbin kişi olduğunu söylemek küstahlığında bulunurlar. Halbuki surların uzunluğu göz önüne getirilirse bu dokuzbin kişinin bir tek kapıyı bile müdafaa edemeyeceği kesindir. Ayrıca bu muhasarada devrinin en ileri silâhı olan muazzam toplarla işe başlayan Osmanlı Ordusu, ayrıca serdengeçtilerden bazı­larının lâğımlar açarak şehre girmeye çalıştıklarını göz önüne alırsak bu nasıl bir dokuzbin keferedir ki, her yere yetişmiş­lerdir. Daha beş sene evvel onların 200 bin'er kişilik orduları­nı 60.000 kişilik kuvvetle Kosova sahralarında, Varna Önle­rinde perişan eylemiştik. Hiç olmazsa bunu göz önüne alarak 9 bine bir sıfır soyarak 90.000'e çıksınlar bakalım.

Yalnız şunu ilâve etmek icab eder ki, bu muhasaranın tah­mini yapan Kostantin Dragazes çok daha evvelden iki kilise­yi birleştirme çabalarına başlamış ve bir hayli de merhale kat etmişti. Hatta bir defasında Asayofya'da Katolik âyini icra olunmuş, Kostantin ve Bizans ileri gelenleri âyinde buluna­rak birleşmeyi kesinleştirmek metodunu seçmişlerse de Pat­rik Kenadyus ve bağlıları bu âyini Ayasofya'yı telvis (pislet­me) saymıştır. (Ne var ki, Bizanslının dahi Papanın bu âyini­ni red etmesine rağmen biz Müslüman olarak camiden mü­zeye tahvil edilen Ayasofya'ya Papa'Iarın gelip dua etmeleri­ne müsade ediyoruz. Cenab-ı Hak bize akıl ve izan nasib et­sin) Papanın serpuşunu Bizans'ta görmektense müslümanla rın sarığını görmeye razı hale gelmiş bir Bizans ahalisi de mevcuttu.
Top