TarihSayfası tarihsayfasi.com



Ebu Cehil veHamza

Mekke´de mü´minlerin sayısındaki artış, beraberinde kâfirlerin düşmanlığındaki artışı da getirdi. Bir gün Ku-reyş ululan Hicr´de toplanmış, Peygamber´e karşı birbirle­rinin kızgınlıklarını alevlendiriyordu.´ Tam o sırada Pey­gamber (s.a.v.) Mescid´e girdi. Kâ´be´nin doğu köşesine giderek, Hacerü´l-Esved´i öptü ve tavafa başladı. O Hicr´in yanından geçerken, Hicr*dekiler onun aleyhine söyledikleri şeyleri daha yüksek sesle söylüyorlardı. Peygamber´in on­ları işittiği yüzünden belli oluyordu. Hicr´in yanından ikin­ci kez geçti, onlar tekrar hakaret ettiler. Fakat üçüncü kez geçişinde onların önünde durdu ve: «Ey Kureyş, beni işi­tiyor musunuz? Nefsim elinde olana yemin ederim ki size katliam gelecek»[1] Bu sözler ve onların söyleniş şekli onları sanki büyülemişti. İçlerinden hiçbiri ne hakaret edebildi, ne de konuşabildi. Sonunda içlerinde en sinirli ve sert ya­pılı olanı, büyük bir nezaket içinde: «Ey Bbul-Kasun, yolu­na git, çünkü Tanrı´ya andolsun sen cahil bir aptal değil­sin» diyerek sessizliği bozdu. Fakat herkesin sessiz kaldığı bu süre uzun sürmedi. Çünkü orada bulunanlar bu denli korktukları için kendilerini suçlamaya başladılar ve şim­diki zayıflıklarını gelecekte tamir edeceklerine yemin etti­ler.

İslam´ın en kötü düşmanlarından biri, ailesi ve arka-daşları arasında Ebul-Hakem diye anılan mü´minlerinse

adını Ebu Cehil (cehaletin babası) koydukları Mahzum ka­bilesinden. Amr idi. Muffire´nin tonmu, o zaman Mahzumj- basında bulunan yaşlı Velid´in de yeğeni oluyordu Cehil amcasından sonra onun yerini, alacağından temindi. Kendisi için şimdiden Mekke´de belirli bir konum sağlamıştı. Bu konum hem zenginlimi, hem konukseverlik hem de kendisine karşı çıkanlardan öç alma konusunda gösterdiği sertlik ve acelecilikten kaynaklanıyordu. O ge­çen hac döneminde hacıları Peygamber (s.a.v.)´e karşı uyarmak için çalışanların en usanmazı ve Peygamber [2]s.a. büyücü diye adlandıranların en bagırgam idi. Kendi klanmdaki çaresiz mü´minlere karşı acımasızlıkta ve diğer klanları da aynı şeyi yapmaya teşvik etmekte çok etkindi. Fakat birgün, kendisine rağmen, yeni dine büyük bir hiz­mette bulundu.

Peygamber (s.a.v.), Mescid´in dışında Safa kapısı ya­kınında oturuyordu. Hacılar kapıya yakın olan Safa tepe­sinden başlayan ve 450 yarda kuzeydeki Merve tepesinde biten yedi kez gidip gelme farzına bu kapıdan başladıkla­rı için kapıya Safa kapısı adı verilmiştir. Safa´nm etekle­rindeki bir kaya parçası bu ibadetin başlangıç yerini işa­ret eder. Ebu Cebir yanından geçtiğinde Peygamber (s.a. s.) bu kutsal yerde tek başına oturuyordu. Mahzumlunun bir önceki seferde korkmadığını göstermek için bir fırsat çıkmıştı; Peygamber´in önünde durarak ağzına gelen tüm küfürleri ona karşı söyledi. Peygamber sadece ona baktı, fakat hiçbir şey söylemedi. Sonunda yapabileceği tüm ha­karetleri bitirdikten sonra Ebu Cehil, Hicr´de toplanmış olan diger Kureyşlilere katılmak üzere Mescid´e girdi. Pey­gamber üzüntüyle ayağa kalktı ve evine döndü.

O gittikten hemen sonra, yayı boynunda asılı bir hal­de avdan dönen Hamza karşıdan gözüktü. Avdan döndük­ten sonra, ailesinin yanma gitmeden önce Kâ´be´yi ziyaret etmek onun adetiydi. Onun yaklaştığım görünce, Safa ka­pısına yakın olan evinden bir kadın çıktı ve onu durdur­du. Bu kadın, şimdi hayatta olmayan ve yirmi yıl kadar önce Haf´ul-Fadûtu kuranlardan biri olan Teym kabilesınin şefi Abdullah İbn Cu´dan´m azathlarındandı. Cud´an ailesi, Ebu Bekir´in kuzenleri oluyordu, Peygamber (s.a.v.)´e ve dinine bağlı olan bu kadın Ebu Cehil´in hakaretlerini duymuş ve çok sinirlenmişti. Hz. Hamza´ya: «Ebu Umare-, dedi, Hişam´ın oğlu Ebu´l-Hakem´in kardeşinin oğlu Muhammed´e nasıl davrandığım bir görseydin, O burada oturur­ken geldi ve- ona hakaret etti, onunla alay etti. Daha son­ra cekiü etti -Nereye gittiğini belirtmek için Ka´be´ye doğ­ru işaret etti- -Muhammed ise bir tek kelime bile söyleme­di». Hamza, yumuşak huylu ve anlaşılması kolay bir insan­dı. Bununla birlikte O, Kureyş´in en cesuru İdi, kızdırıldı-ğında ise en başeğmez ve en sert adamı olurdu. Şu anda onun güçlü yapısı kızgınlıktan sarsılıyordu. Onun bu kız­gınlığı ruhundan bazı şeyleri kaldırdı, özgürlüğe kavuştur­du, ruhunda daha önce varolan bazı şeylerin tamamlan­masını sağladı. Kâ´be´ye giren Hamza doğruca Ebu Cehil´ in yanına gitti, yanında ayakta durarak elindeki yayı tüm gücüyle arkasına indirdi. «Ona hakaret edecek misin?- de­di, «Ben de onun dinindenim, onun iddia ettiklerinin hep­sini onaylıyorum. Eğer karşı çıkmaya gücün varsa bana karşı çık.» Ebu Cehil korkak değildi, fakat bu kez mesele­nin kapanmasının daha İyi olacağını düşünüyordu. Bu yüz. den ona yardım etmek için yerlerinden kalkan Mahzum ile­re oturmalarını işaret etti ve şöyle dedi: «Bırakın, Ebu Umare istediğini yapsın, çünkü Tanrıya andolsun onun kardeşinin oğluna çirkince küfür ettim.»

--------------------------------------------------------------------------------

[1] I.I. 183.

[2] Umare, Hamza´mn kızıydı. Araplar arasında bir birine hi­tap etmenin en kibar yolu erkeklere -şunun babası lEbu)-kadınlara da «bunun annesi (Ümmü)» diye hitap etmektir.

Yeni yorum gönder

Bu alanın içeriği gizlenecek, genel görünümde yer almayacaktır.
  • Web sayfası ve e-posta adresleri otomatik olarak bağlantıya çevrilir.
  • İzin verilen HTML etiketleri: <a> <em> <strong> <cite> <code> <ul> <ol> <li> <dl> <dt> <dd> <img> <b> <center>
  • Satır ve paragraflar otomatik olarak bölünürler.

Biçimlendirme seçenekleri hakkında daha fazla bilgi

Son yorumlar