TarihSayfası tarihsayfasi.com



Hüzün Yılından Sonra

Hüzün yılından sonraki yıl Hac zamanı, Haziran´in ba­şına denk gelmişti; Kurban Bayramında Peygamber (s.a.v.) hacıların üç gün kamp kurduğu Mina vadisine gitti. Yıl­lardan beri çadırların yanma gidip kendisini dinleyenlere Hak dini tebliğ etmeyi ve Kur´an´dan bölümler okumayı adet edinmişti. Mina´nın Mekke´ye en yakın noktası, yo­lun kutsal şehir doğrultusunda tepelere doğru yükseldiği Kâ´be´dir. O yıl Peygamber (s.a.v.) Akabe´de Hazrec kabi­lesinden altı adamla karşılaştı. Hiçbirini tanımıyordu, fa­kat adamlar onu ve peygamberlik iddiasını duymuşlardı. Onlara kim olduğunu söyler söylemez altı adamın gözleri de ilgiyle parladı ve onu dikkatle dinlediler. Onlardan herbiri Yesrib´deki komşuları yahudilerin tehdidini biliyordu : «Bir peygamber gönderilmek üzere.. Biz ona uyacağız ve sizi Ad ve İrem kavimleri gibi yerle bir edeceğiz». Pey­gamber (s.a.v.) konuşmasını bitirince birbirlerine : «Bu ger­çekten yahudilerin bize söyledikleri Peygamber. Ona ilk ulaşanların, yahudiler olmasına izin vermeyelim» dediler. Birkaç soru sorup cevap aldıktan sonra, altısı da. Allah´a ve Peygamberine inandıklarını söylediler ve onlara öğre­tilen İslâm kurallarını uygulayacaklarına söz verdiler. «Biz halkımızdan ayrılacağız» dediler, «çünkü düşmanlık ve kö­tülükte onlar gibi azgını yök. Belki de senin sayende Al­lah onları birleştirir ve barış gönderir. Şimdi onlara gide­ceğiz ve senin dinine uymaları için onlara yol gösterecegiz. Eğer Allah senin sayende onların birleşmesini sağlar­sa, sizden daha güçlü bir topluluk bulunmaz.»[1]

Peygamber (s.a.v.) Ebu Bekir (r.)´in Beni Cuman´h-lar arasındaki evini düzenli olarak ziyarete devam ediyor­du. Bu ziyaretler, Ebu Bekir´in en küçük kızı Aişe frJ´nin hatıralarının bir bölümünü oluşturuyordu. O, anne ve ba­basının müsluman olmadığı ve Peygamber (s.a.v.) ´in onla­rı her gün ziyaret etmediği bir zamanı hatırlamıyordu.

Hadiee (r.)´nîn ölümünü takip eden aynı yıl Peygam­ber Cs.a.v.) rüyasında bir adamın, bir ipek parçasına sarı­lı başka birini taşıdığını gördü. Adam ona: «Bu senin zev­cen, onun örtüsünü aç» dedi. Peygamber (s.a.v.) ipek ör­tüyü kaldırdığında Aişe´yİ gördü. Fakat Aişe sadece altı yaşındaydı, kendisi ise elliyi geçmişti. Yanısıra, Ebu Be­kir kızını Mut´im´İn oğlu Cebeyre vermek için söz vermiş­ti. Peygamber (s.a.v.) kendi kendine: «Eğer bu Allah´tan gelen bir emir ise, tekrar gelir» dedi[2]. Birkaç gece sonra uyurken, bir meleğin aynı ipek yığınını taşıdığını gördü, bu kez kendisi meleğe: «Onu bana göster» dedi. Melek ipeği kaldırdı ve yine Aişe´yi gördü. Peygamber (s.a.v.) yi­ne : «Eğer Allah´tan ise, bunu tekrar gösterir,» dedi[3].

Bu rüyaları kimseye, hatta Ebu Bekr (r.)´e bile anlat­madı. Fakat aynı haberi te´kit eden üçüncü bir olay daha oldu. Hadiee (r.)´nin vefatından beri Osman îbn Ma´zun´-un zevcesi Havle Peygamber (s.a.v.)´in ev ihtiyaçlarına yardım ediyordu. Bir gün yine Peygamber (s.a.vJ ´in evin­deyken onun evlenmesi gerektiğini söyledi. Peygamber (s.a.v.) ona kiminle evleneceğini sorduğunda ise: «Ya Ebu Bekir´in kızı Aişe, ya da Ze´meh´in kızı Şevde ile.» ceva-bmi verdi. Süheyl´in [4]yengesi ve kuzeni olan Şevde otuz yaşlarında bir duldu. İlk kocası, Süheyl´in kardeşi Sekran onu da Habeşistan´a birlikte götürmüştü. Onlar Mekke´ye ilk dönenler arasındaydılar. Dönüşlerinden kısa bir süre sonra Sekran ölmüştü.

Peygamber (s.a.v.) Havle´den teklif ettiği iki gelinle de evlilik girişimlerinde bulunmasını istedi. Sevde´nin ce­vabı : «Hizmetindeyim, ey Allah´ın Rasulü» oldu. Peygam­ber (s.a.v.) ona: «Sana evlilikte vekil olacak bir adam seç» diye haber gönderdi. Şevde, Habeşistan´dan dönen, "kayını Hâtib´i seçti ve Hâtib onu evlendirdi.

O sırada Ebu Bekir (r.) de Mut´im´i Aişe´den vazgeç­meye kolaylıkla ikna etmişti ve Aişe de Sevde´den birkaç ay sonra Peygamber´in eşi oldu. Nikâh sırasında Aişe yok­tu, nikâh akdi Peygamber (s.a.v.)´le babası arasında ya­pıldı. Aişe daha sonraları konumunda bir değişiklik ol­duğunu, bir gün evin yakınında arkadaşlarıyla oynarken annesinin elinden tutup içeriye soktuğu zaman anladığı­nı anlatmıştır. Annesi ona artık sokakta oynamamasını, bunun yerine arkadaşlarının ona gelmesini söyledi. Aişe (r.), annesi ona hemen evlendiğini söylememesine rağmen, durumu tahmin ediyordu; ve sokak yerine bahçe duvar­ları arasında oynamaktan başka yaşamı, eskisi gibi de­vam etti.

Bu sırada Ebu Bekir, evinin önüne küçük bir mescid yapmak istedi. Mescid, etrafı duvarlarla kaplı, üstü açık bir yapıydı. Ebu Bekir orada namaz kılar, Kur´an okurdu. Fakat duvarlar yeteri kadar yüksek olmadığı için çoğun­lukla bir grup adam onu Kur´an okurken seyredip dinler ve okuduğu vahyin etkisiyle derinleşen kişiliğini farke-derdi. Ümeyye Ebu Bekir´in neden olduğu ihtidaların ar­tacağından korkuyordu. Onun teklifi üzerine Kureyş li­derleri İbn ed-Duğunne´ye bir mesai gönderdiler, ve ko­ruma şartlarına Ebu Bekir´in uymadığını, mescidin du­varlarının evden bir bölüm sayılamayacak denli alçak ol­duğunu haber verdiler. «Eğer Rabbine duvarlar arasında ibadet edecekse, bırakın yapsın» dediler «fakat eğer açık­tan ibadet etmek istiyorsa korumanı onun üzerinden kal­dır». Ebu Bekir mescidinden vazgeçmek istemiyordu, bu yüzden tbn ed-Duğunne ile yaptığı anlaşmayı resmen boz­du : «Allah´ın koruması bana yeter» dedi.

İşte o gün Peygamber (s.a.v.) ona ve diğer mü´minlere şu haberi verdi:

«Sizin hicret edeceğiniz yer bana gösterildi; İki kaya bloku arasında suyu bol ve hurma ağaçlarıyla dolu bir yer gördüm.»[5]

--------------------------------------------------------------------------------

[1] I. I. 287.

[2] B. X cı, 20.

[3] A.g.e.

[4] Bak. böl. XXIV.

[5] xxxvn, 7.

Yeni yorum gönder

Bu alanın içeriği gizlenecek, genel görünümde yer almayacaktır.
  • Web sayfası ve e-posta adresleri otomatik olarak bağlantıya çevrilir.
  • İzin verilen HTML etiketleri: <a> <em> <strong> <cite> <code> <ul> <ol> <li> <dl> <dt> <dd> <img> <b> <center>
  • Satır ve paragraflar otomatik olarak bölünürler.

Biçimlendirme seçenekleri hakkında daha fazla bilgi

Son yorumlar